Abbau
giderilme, azalma, kısma, sökme, demontaj, çıkarma, kazanmaCümle Örnekleri:
- Der Abbau von Arbeitsplätzen ist ein großes Problem.
- İş kaybı büyük bir sorun.
- İş kaybı büyük bir sorun.
- Der Abbau von Vorurteilen ist wichtig für ein friedliches Zusammenleben.
- Önyargıların giderilmesi barış içinde bir arada yaşamak için önemlidir.
- Önyargıların giderilmesi barış içinde bir arada yaşamak için önemlidir.
- Der Abbau der alten Brücke dauerte mehrere Wochen.
- Eski köprünün sökülmesi birkaç hafta sürdü.
- Eski köprünün sökülmesi birkaç hafta sürdü.
- Der Abbau von Rohstoffen ist ein wichtiger Wirtschaftszweig.
- Hammaddelerin çıkarılması önemli bir ekonomik sektördür.