Infinitiv mit "zu" = "zu" ile oluşturulan mastar yapılara işaret eder. Türkçede isim-fiiller olarak karşımıza çıkan bu yapıyı oluştururken, dikkat etmemiz gereken bazı noktalar vardır.
zu+mastar yapı = -mek, mak, -meyi, -mesi gibi anlamlara gelecek şekilde çevrilebilir.
Yardımcı cümle oluşturur. Yapısı önemlidir.
Şimdi "zu+mastar"lı yapıların nasıl oluşturulduğunu görelim:
1)Yan cümle ve temel cümlede özneler aynıysa:
Ich hoffe. Ich fliege bald nach Deutschland.
Özneler aynı:
Ich hoffe, bald nach Deutschland zu fliegen.
Özneler aynı olduğu için, ikinci cümledeki "ich" kalktı ve fiil mastar halde "zu"dan sonra geldi.
Cümleler "Ich hoffe. Er fliegt bald nach Deutschland." şeklinde olsaydı, bu cümleleri "zu+mastar" yapısıyla veremezdik: "dass"lı cümle ile verebilirdik.
2)Temel cümledeki nesne, yan cümledeki özneye tekabül ediyorsa:
Ich empfehle ihm. Er fährt langsam.
Birinci cümledeki "ihm" ikinci cümlede "er"e işaret ediyor. O halde:
Ich empfehle ihm, lagsam zu fahren.
Ona, yavaş sürmesini tavsiye ediyorum.
Bu kategoriye erlauben, raten, befehlen fiilleri, örnek olarak verilebilir.
3)Es'li yapılar:
Yardımcı cümlede "man" belgisiz zamiri varsa;
Es ist verboten. Man grillt im Park.
Es ist verboten, im Park zu grillen.
Parkta mangal yapmak yasaktır.
Bu kalıpla kullanılan ifadelere:
"es ist möglich / erlaubt / nötig / toll / interessant; es macht Spaß" gibi örnekler verilebilir.
4) isim + haben:
Angst, Lust, Zeit, Interesse haben gibi isim + haben ile kullanılan ifadeler.
Ich habe Zeit. Ich rufe dich an.
Ich habe Zeit, dich anzurufen.
Seni aramaya vaktim var.
Bu örnekle, ayrılabilen fiillerde "zu"nun "ek" ile "kök" arasına geldiğini de görmüş olduk.
Dikkat! = zu + mastar'lı cümle kurarken, yapı ve anlam olarak belirtilen kategorilere girip girmediğine dikkat edelim.
Örnekler:
Ich habe aufgehört, Pizza zu Essen.
Pizza yemeyi bıraktım.
Ich habe begonnen, Sport zu machen.
Spor yapmaya başladım.
Er hat seinem Kind erlaubt, im Park zu spielen.
Çocuğunun parkta oynamasına izin verdi.
Ich habe keine Zeit, heute einzukaufen.
Bugün Alışveriş yapmaya vaktim yok.
Es ist toll, eine Fremdsprache zu lernen.
Bir yabancı dil öğrenmek harika.
Ich habe vergessen, ihn anzurufen.
Onu aramayı unuttum.
Ich hoffe, bald abzunehmen.
Yakında kilo vermeyi umuyorum.
Es ist verboten, im Cafe zu rauchen.
Kafede sigara içmek yasaktır.
Er befiehlt ihm, sofort aufzustehen.
Onun derhal kalkmasını emretti.
zu+mastar yapı = -mek, mak, -meyi, -mesi gibi anlamlara gelecek şekilde çevrilebilir.
Yardımcı cümle oluşturur. Yapısı önemlidir.
Şimdi "zu+mastar"lı yapıların nasıl oluşturulduğunu görelim:
1)Yan cümle ve temel cümlede özneler aynıysa:
Ich hoffe. Ich fliege bald nach Deutschland.
Özneler aynı:
Ich hoffe, bald nach Deutschland zu fliegen.
Özneler aynı olduğu için, ikinci cümledeki "ich" kalktı ve fiil mastar halde "zu"dan sonra geldi.
Cümleler "Ich hoffe. Er fliegt bald nach Deutschland." şeklinde olsaydı, bu cümleleri "zu+mastar" yapısıyla veremezdik: "dass"lı cümle ile verebilirdik.
2)Temel cümledeki nesne, yan cümledeki özneye tekabül ediyorsa:
Ich empfehle ihm. Er fährt langsam.
Birinci cümledeki "ihm" ikinci cümlede "er"e işaret ediyor. O halde:
Ich empfehle ihm, lagsam zu fahren.
Ona, yavaş sürmesini tavsiye ediyorum.
Bu kategoriye erlauben, raten, befehlen fiilleri, örnek olarak verilebilir.
3)Es'li yapılar:
Yardımcı cümlede "man" belgisiz zamiri varsa;
Es ist verboten. Man grillt im Park.
Es ist verboten, im Park zu grillen.
Parkta mangal yapmak yasaktır.
Bu kalıpla kullanılan ifadelere:
"es ist möglich / erlaubt / nötig / toll / interessant; es macht Spaß" gibi örnekler verilebilir.
4) isim + haben:
Angst, Lust, Zeit, Interesse haben gibi isim + haben ile kullanılan ifadeler.
Ich habe Zeit. Ich rufe dich an.
Ich habe Zeit, dich anzurufen.
Seni aramaya vaktim var.
Bu örnekle, ayrılabilen fiillerde "zu"nun "ek" ile "kök" arasına geldiğini de görmüş olduk.
Dikkat! = zu + mastar'lı cümle kurarken, yapı ve anlam olarak belirtilen kategorilere girip girmediğine dikkat edelim.
Örnekler:
Ich habe aufgehört, Pizza zu Essen.
Pizza yemeyi bıraktım.
Ich habe begonnen, Sport zu machen.
Spor yapmaya başladım.
Er hat seinem Kind erlaubt, im Park zu spielen.
Çocuğunun parkta oynamasına izin verdi.
Ich habe keine Zeit, heute einzukaufen.
Bugün Alışveriş yapmaya vaktim yok.
Es ist toll, eine Fremdsprache zu lernen.
Bir yabancı dil öğrenmek harika.
Ich habe vergessen, ihn anzurufen.
Onu aramayı unuttum.
Ich hoffe, bald abzunehmen.
Yakında kilo vermeyi umuyorum.
Es ist verboten, im Cafe zu rauchen.
Kafede sigara içmek yasaktır.
Er befiehlt ihm, sofort aufzustehen.
Onun derhal kalkmasını emretti.