1. Dijital Getto Teorisi
2030’a gelindiğinde AfD iktidarı, göçmenleri kontrol etmek için dijital kimlik ve yüz tanıma sistemi kurar. Göçmenler özel bir “kırmızı kod” ile işaretlenir. Marketten alışveriş yapmak, toplu taşıma kullanmak hatta hastaneye gitmek için bu dijital kimlik gerekir. “Uygun görülmeyen” kişiler sistemden düşürülür ve fiilen toplum dışına atılır. Bu, modern bir dijital gettoya dönüşür.
2. İkili Almanya Teorisi
Almanya ikiye bölünür: AfD’nin sert kontrolündeki “Beyaz Almanya” ve göçmenlerin, sol grupların hâkim olduğu “Kaçak Bölgeler”. Berlin’in doğusu ve bazı liman şehirleri adeta bağımsız küçük devletçikler olur. Bu bölgelerde polis girmez, devlet vergi toplayamaz. Göçmenler kendi düzenlerini kurar, AfD iktidarı ise sürekli operasyonlarla bu alanları kuşatma altında tutar.
3. Avrupa’dan İzolasyon Teorisi
AfD’nin göçmen karşıtı ve aşırı sağ politikaları yüzünden Almanya, Avrupa Birliği’nden koparılır. 2030’da “Yeni Reich” adı verilen izole bir devlet haline gelir. Schengen çöker, sınırlar dikenli tellerle kapanır. Almanya uluslararası ticaretten dışlanır ve kendi içine kapanan bir ekonomik hapishaneye dönüşür. Göçmenler ise içeride sıkışmış milyonlarca “istenmeyen” insan olarak kalır.
4. Gizli Kamplar ve Çalışma Ordusu Teorisi
Komplo teorisyenlerine göre AfD, 2030’a kadar gizlice kırsal alanlarda kamplar kurar. Bu kamplarda göçmenler zorunlu çalıştırılır. Resmî adı “Ulusal Yeniden Yapılanma Projesi” olan bu sistemde, otoyollar, fabrikalar ve madenlerde bedava iş gücü olarak göçmenler kullanılır. Bu uygulama, modern kölelik olarak tarihe geçer.
5. İç Savaşın Yayılma Teorisi
2030’a gelindiğinde Almanya’daki iç savaş sadece ülke içinde kalmaz. Çatışmalar Hollanda, Fransa ve Polonya’ya sıçrar. Avrupa’nın ortasında bir zincirleme kaos yaşanır. NATO müdahale eder, ama bu sefer de “Batı’nın işgali” söylemiyle yeni bir direniş dalgası başlar. Sonuçta Almanya, sadece kendi içinde değil, tüm Avrupa’yı istikrarsızlığa sürükleyen bir merkez olur.
6. Robot Polis ve Gözetim Devleti Teorisi
Teknoloji, baskının yeni yüzü olur. 2030’da AfD, göçmen mahallelerini kontrol için insansız hava araçları ve robot polisleri kullanır. Geceleri mahallelerin üzerinde sürekli dronlar dolaşır, yüz tanıma ile herkesin hareketi kaydedilir. İnsanlar kendi evlerinde bile güvende hissetmez. Toplum, makinaların gölgesinde sessiz bir korku düzenine teslim olur.
Sonuç: 2030’un Karanlık Ufku
Bu teoriler, bugün için abartılı gelebilir. Ama komplo forumlarında konuşulan senaryo şudur: AfD iktidarı 2030’a kadar sadece göçmenleri değil, Almanya’nın tüm demokratik ruhunu yok edecek. İç savaş, dijital gettolar, gizli kamplar, Avrupa’dan kopuş… Hepsi bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo, 21. yüzyılın en büyük distopyası olur.