B2 seviyesinde cümlelerin kullanımını bir arada göreceğiz Normalde "dass" A2, "Infinitiv + zu" konusu B1 seviyesine aittir.
Yan cümlede ve temel cümlede özneler farklı ise "-dass"lı cümle kurarız.
Er weiß, dass es mir nicht gut geht.
İyi olmadığımı biliyor.
Yan cümle ve temel cümlede özneler aynıysa: temel cümledeki nesne, yan cümledeki özneye karşılık geliyorsa; yan cümle çoğunlukla "Inf + zu" ile kurulur.
Ich hoffe, bald nach Deutschland zu fliegen. (İki cümlede de özne "ich)
Ich empfehle ihm, langsam zu fahren. >Nesne - özne uyumu
Not: Söylemekle ilgili olan "sagen, antworten, berichten", algıyla ilgili olan " sehen, hören, bemerken, lesen" ve bilmekle ilgili olan "wissen, vermuten, zweifeln" gibi fiiller "Inf+zu" almaz.
Infitinivli yapıada özne olmadığı için fiil de çekime girmez.
Birden fazla mastar yapı varsa, "zu" tekrar edilir.
zu+mastar yapı: -mek, mak, -meyi, -mesi
dass: -dığı, -dığını, -mesi
Örnekler:
Ich hoffe, bald nach Kiel zu fahren.
Yakında Kiel'e gitmeyi umuyorum.
Ich hoffe, dass er bald nach Kiel fliegt.
Yakında Kiel'e uçmasını umuyorum.
Ich habe Zeit, dich anzurufen.
Seni aramaya vaktim var.
Er hat seinem Kind erlaubt, im Park zu spielen.
Çocuğunun parkta oynamasına izin verdi.
Ich weiß, dass er in Hamburg wohnt.
Yan cümlede ve temel cümlede özneler farklı ise "-dass"lı cümle kurarız.
Er weiß, dass es mir nicht gut geht.
İyi olmadığımı biliyor.
Yan cümle ve temel cümlede özneler aynıysa: temel cümledeki nesne, yan cümledeki özneye karşılık geliyorsa; yan cümle çoğunlukla "Inf + zu" ile kurulur.
Ich hoffe, bald nach Deutschland zu fliegen. (İki cümlede de özne "ich)
Ich empfehle ihm, langsam zu fahren. >Nesne - özne uyumu
Not: Söylemekle ilgili olan "sagen, antworten, berichten", algıyla ilgili olan " sehen, hören, bemerken, lesen" ve bilmekle ilgili olan "wissen, vermuten, zweifeln" gibi fiiller "Inf+zu" almaz.
Infitinivli yapıada özne olmadığı için fiil de çekime girmez.
Birden fazla mastar yapı varsa, "zu" tekrar edilir.
zu+mastar yapı: -mek, mak, -meyi, -mesi
dass: -dığı, -dığını, -mesi
Örnekler:
Ich hoffe, bald nach Kiel zu fahren.
Yakında Kiel'e gitmeyi umuyorum.
Ich hoffe, dass er bald nach Kiel fliegt.
Yakında Kiel'e uçmasını umuyorum.
Ich habe Zeit, dich anzurufen.
Seni aramaya vaktim var.
Er hat seinem Kind erlaubt, im Park zu spielen.
Çocuğunun parkta oynamasına izin verdi.
Ich weiß, dass er in Hamburg wohnt.